Koşulsuz Adalet Hareketi olarak bu hafta 42. Nöbetimizde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Kuvvetler Ayrılığının unsurlarından Yasama Organı üzerinde durduk.

  • Türkiye, ‘’Kuvvetler Ayrılığı’’ sisteminin uzun zamandır tam olarak düzgün işlemediği bir durumdayken son dönemde bu durum daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu hafta Yasama Organının işlevsizleştirilmesi bakımında gündeme getirmek istediğimiz kuvvetler ayrılığı ilkesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle çok daha ağır bir darbe almış durumdadır.
  • 2017 Anayasa Referandumu öncesinde iktidar partisinin TBMM’nin daha etkin olacağı vaadinin tam aksine Meclis’e “ters kelepçe” vuruldu ve müzakere ortamı ortadan kaldırıldı. Meclis’teki vekiller dahi özgür tercih ve iradelerini ortaya koyamıyor. Meclis’e gelen yasa teklifleri aslında vekiller tarafından hazırlanması gerekirken bürokratlarca ya da Saray tarafından hazırlanıyor. Vekiller altına imza atıyor ve virgülünü değiştirtmemek için uzun uğraş veriyor.
  • Ulusal veya yerel anlamda Yasama organları seçimle yani iktidarın yıllardır siyaset malzemesi yaptığı ‘’millet iradesi’’ ile gerçekleşmesine karşın halk tarafından verilen yetki yürütmenin baskıyısla yargı tarafından geri alınmaktadır.
  • 31 Mart 2109 yerel seçimlerinde HDP’nin kazandığı 8 il belediyesinin tamamına kayyum atandı. kaybetti. Yine bu seçimde toplam 65 belediye kazanan HDP’nin elinde bugüne geldiğimizde toplamda 6 belediye yönetimi kaldı.
  • Yasama üzerindeki bir diğer yargı ve yürütme baskının en bariz örneği HDP’ye açılan Kapatma Davası ve partinin Eski Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yaklaşık 5 yıldır cezaevinde ‘’siyasi rehine’’ olarak tutulmalarıdır. 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden propaganda yapmak zorunda kalması başlı başına bir utanç vesikasıdır. Mecliste yer alan 3. Büyük partinin genel başkanlarının, milletvekillerinin ve yerel yöneticilerinin binlerce yıl hapis talepleriyle yargılanması ‘’milli irade’’ söylemindeki samimiyetsizliği açıkça göstermektedir.
  • İktidar sadece yasama üzerindeki baskısını sadece HDP ile de bırakmıyor. 2019 seçimlerinde bu sefer YSK araç olarak kullanılarak İstanbul seçimleri yenilenmek zorunda bırakıldı. 2. Seçimde de kaybeden iktidar bugünlerde muhalefetin yönettiği Belediye Meclisleri üzerindeki yetkileri alarak hem ulusal hem yerel düzeyde kuvvetler ayrılığı ilkesini en açık ve ağır şekilde ihlal etmektedir.

Koşulsuz Adalet Hareketi olarak belirtmek istiyoruz ki; Kuvvetler ayrılığı ilkesi anayasal devletin vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu ilkenin başında da yasama faaliyetinin doğru işlevi vardır.