Koşulsuz Adalet Hareketi olarak Harp Okullarının kapanışının yıldönümünde Harbiyelilerin, Avrupa’ya gelmek zorunda kalan devre arkadaşları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde gerçekleştirdik.
- 31 Temmuz 2016 tarihinde Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile KHK ile Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatıldı, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde Milli Savunma Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kuruldu. Hâlihazırda sayılan okullarda eğitim göre yaklaşık 17.000 askeri öğrenci ise tasfiye edilerek farklı üniversitelere yerleştirildi.
- Her ne kadar 669 s. KHK ‘nın meydana getirdiği hak ihlallerinin önlenebilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş olsa da, AYM 2019 yılında verdiği bir kararla , FETÖ/PDY’nin askeri yapılanma içinde kadrolaşmaya verdiği önemi ileri sürerek, askeri okulların kapatılması ve öğrencilerinin farklı okullara yerleştirilmesi konusundaki maddelerin Anayasaya uygun olduğuna dolayısıyla maddelerin iptalinin gerekmediğine karar verdi.
- Ancak işin ilginç yanı şudur ki; o tarihten bu yana 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden yargılanan askerlerin birçoğu FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinden de yargılanmakta ancak terör örgütü üyeliğinden beraat ederken, Anayasal düzeni yıkma suçundan ceza almaktadır.
- Bu yazılanlardan da anlaşılacağı üzere, henüz 18 yaşında üstlerinin verdiği talimatla 15 Temmuz 2016 gecesinde birliklerinden çıkan birçok askeri öğrenci yargılanıp müebbet hapisle cezalandırılırken, hali hazırda eğitim gören askeri öğrencilerin tamamı da bir anda okullarının kapatılması, hayal ettikleri mesleklerinden uzaklaştırılması ve kazanılmış haklarının ellerinden alınması ile cezalandırılmışlardır.
- Öte yandan 15 Temmuz gecesi kendilerine tatbikat var denilerek yüzlerce askeri öğrenci 5 yıldır cezaevlerinde tutuluyor. Öğrenciler üstlerinin verdiği emre uydukları için Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı. Henüz 18 yaşında olan öğrencilerin gençlikleri çalınırken, bazıları bu süreçte hayatını kaybetti. Yusuf Kurt da bu öğrencilerden biri. Henüz 25 yaşında yaşadığı ağır stres ve travmayı kaldıramayan Yusuf, cezaevinde kansere yakalandı.
- Yine hava harp okulu öğrencilerinden, Muhammet Ali Taş, aralarında başgardiyan Ramazan Kuyucu’nun da bulunduğu 5 gardiyan tarafından kameraların olmadığı bir hücreye alınarak bayılana kadar dövüldü. Ne yazık ki Muhammet Ali Taş’ın sağlık durumu hakkında revirde yazdırmış olduğu darp izlerini içerir rapor, kendisine teslim edilmemiş, kapalı zarfla yapmış olduğu şikâyetler ise ilgili kurumlara ulaştırılmamıştır.
- Bahsi geçen 70 Hava Harp Okulu öğrencisi ile ilgili 4 yıl sonra çıkan kamera görüntülerine göre öğrencilerin kendilerine verilen emre uymayarak, otobüslerden inmek istememelerine rağmen, araçları yakılarak zorla indirildikleri görülmektedir. Harbiyelilerin o gece araçlarından inmeleri, yapılan yargılamalarda Anayasal düzeni bozma kastıyla hareket ettikleri ile ilgili en önemli delillerden biridir. Ancak çıkan görüntüler aslında bu büyük delilin de bir provokasyondan ibaret olduğunu gösteriyor.
- Gece üstlerinin emrine uyarak tatbikata gittiğini sanan öğrenciler içinde iki Harbiyeli öğrenci daha vardı; Ragıp Enes Katran ve Murat Tekin. Akıl almaz bir canilikle kafaları kesilerek öldürülen bu iki askeri öğrenci, iki genç o gece köprüde hayatını kaybetti. KHK’nin 121’inci maddesinde “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” yani cezai bir sorumluluğu olmayacağından bahsediliyor. Bu madde ile Ragıp ve Enes’in katilleri de her türlü cezai sorumluluktan kurtulmuş oluyor.
Harbiyeli öğrencilerin haksız tutuklamaya ve cezalandırılmaya tabi tutulmasından, işkence görmelerinden, linç edilmelerinden, çeşitli hak ihlallerine uğramalarından rahatsızlık duyuyor ve askeri öğrenciler için koşulsuz adalet talep ediyoruz.