Koşulsuz Adalet Hareketi olarak, bu hafta özellikle son zamanlarda daha da artan Kötü Cezaevi Koşullarını ve yaşanan hak ihlallerini dile getirdik.

  • Devlet garantörlüğünde bulunan mahpuslar ne yazık ki en temel ihtiyaçlarının dahi karşılanmadığı olumsuz şartlar altında yaşamak ve hatta ölmek zorunda bırakılmaktadırlar. Cezaevindeki insan sayısına bakıldığında Avrupa konseyi verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 1’i ya cezaevinde ya da denetimli serbestlik kapsamında bulunuyor. Cezaevlerindeki nüfus, 27 ildeki nüfusu geride bırakmış durumda. Bu durumun ülkemiz açısından ne denli acı bir tablo oluşu bir yana mahpusların yaşam hakkı, sağlığa erişim hakkı, yeterli ve sağlıklı beslenme hakkı, eğitim hakkı hiçe sayılmaktadır.
  • Uluslararası Af Örgütü, “acil eylem” çağrısı olarak, Covid-19 salgını sırasında Türkiye’de yüksek risk altında bulunan ifade ve düşünce özgürlüğü suçlarından mahkûm veya tutuklu olanların serbest bırakılmasına ilişkin kampanyalar yürütmüş olsa da ne yazık ki Türk makamları tüm bu çağrılara rağmen yaşanan ihlallere ve ölümlere kayıtsız kalmıştır.
  • Mahpusların sağlık taleplerine haftalar sonra cevap verilirken Hastane sevkleri ise aylar sonrasına bırakılmaktadır. Covid şüphesi olan mahkûmlar çoğu zaman ya koğuşlarında bırakılmakta ya da tecrit edilmek sureti ile uzun süreler hücreye atılarak kaderlerine terk edilmektedir. İnsan Hakları Derneği’nin hazırladığı cezaevinde bulunan hasta mahkûmlar raporuna göre Türkiye genelinde cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta mahpus var. Durumları kritik olan bu hastalardan bir kısmı yaşam savaşını kaybederken her geçen gün yerlerine yeni hasta mahkûmlar eklenmekte.
  • İHD (İnsan Hakları Derneği)’nin raporuna göre; koğuş, koridorlar ve diğer ortak kullanım alanları için temizlik malzemelerini dahi kendi imkânları ile kantinden almak zorunda bırakılan mahkumlar çoğu zaman kantinde de bu malzemeleri bulamadıklarını beyan etmektedirler. Cezaevlerinde çalıştırılan adi suçtan hükümlü mahkûmların covid izni ile tahliyeleri; cezaevlerindeki işleyişi durma noktasına getirmiş, koğuşlara çok uzun süre sıcak ve sağlıklı yemek gönderilememiştir. Tek düze ve sağlıksız beslenme adeta hastalıklara davetiye çıkartırken; duş almak için günde sadece yarım saat koğuşlara su verildiğinin de kayda geçtiği rapor; Covid tahliyelerinden ayrı tutulan düşünce suçlularının en basit hali ile Anayasanın 56. Maddesinde belirtilen “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’’ Hükmündeki haklarının gasp edildiği açıktır.
  • Hal böyle iken sadece son 4 ayda en az bin 276 kişinin cezaevlerinde hak ihlaline uğradığı tespit edilmiş durumdadır. Yaşanan hak ihlalleri, kötü muamele ihbarları, ihmal sonucu gerçekleşen hastalıklar ve ölümler ise araştırılıp sorumlularının tespit edilmesi yerine üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Bu sürecin şeffafiyet içerisinde yürütülmesi bir yana; izleme heyetlerinin cezaevlerine girişlerine izin verilmemesi, mahpuslara açık görüş yaptırılmaması bu sürecin tamamen içe kapalı olarak gerçekleştirilmesine hizmet etmiştir.

Koşulsuz Adalet Hareketi olarak, tüm bu ihlallerin son bulması, adil bir yargılanma sürecinin gerçekleştirilerek tutukluluğun muhalif kesimi sindirmek için bir araç olarak kullanılmasından vaz geçilmesi, öznesinin insan olduğu cezaevlerinin, mahpusların en temel insan haklarına ve anayasal haklarına saygılı kurumlar olması en büyük arzumuzdur.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment