Koşulsuz Adalet Hareketi olarak 24 Ocak Pazar günü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde dokuzuncu nöbetimizi gerçekleştirdik. Tehlikedeki Avukatlar Gününde gerçekleştirdiğimiz bu nöbetimiz birçok kişinin katılımı ile 4 saat sürdü.

  • Hukuk devletinin en önemli bileşenlerinden biri olan savunma, ne yazık ki demokrasi ve insan hakları noktasında her geçen sene yeni skandallara imza atılan Türkiye’de saldırı altında bulunan kurumların başında gelmektedir.  Yargı sisteminin iflas etmiş olduğu günümüz Türkiye’sine bakıldığında yüzbinlerce insanın son umudu avukatlardır. Hal böyle olunca siyasi iktidar da savunmaya karşı başlatmış olduğu savaşa özel bir önem atfetmektedir.
  • Son beş yılda, 1500’den fazla avukat yargılandı ve 600’den fazla avukat tutuklandı. 450 avukat silahlı terör örgütüne üye olmak veya terör propagandası yapmaktan toplam 2786 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şu anda ise bilinen kadarıyla en az 146 avukat cezaevinde bulunmaktadır.
  • Bilinen bazı dosyalardan örnekler vermek gerekirse; İstanbul’da Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyeleri Mart 2019’da yaklaşık 160 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
  • Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi 21 avukatı yaklaşık 150 yıl hapis cezasına çarptırdı.  3 ve 26 Ağustos 2016 tarihlerinde gözaltına alınan avukatlar, Türk Ceza Kanunu’nun silahlı terör örgütüne üyeliği suç sayan 314/2 maddesi uyarınca mahkûm edildi.
  • Konya 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Konya Barosu eski başkanı Fevzi Kayacan’ın da aralarında bulunduğu 19 avukatı 6 yıldan 14 yıla kadar çeşitli hapis cezalarına çarptırdı. Diyarbakır’da ise 13 avukat hukuk fakültesi öğrencisi iken katıldıkları barışçıl protestolar nedeniyle üç yıl, bir ay ve on beş gün hapis cezasına çarptırıldı.
  • Avukatlar aleyhine kitlesel soruşturmalar ve davalar açılmaya devam etmekte, yeri geldiğinde görevini yapan avukatlar polis tarafından saldırılara maruz kalmaktadır. Avukatlar görevlerini yürütürken tutuklanmakta; mesleki vazifesini yerine getirmeye çalışan avukatlar birden kendisini ağır ceza mahkemesinde terör suçlamasıyla yargılanırken bulmaktadır.
  • 2015 yılında hepimizin gözleri önünde işlenen ve hala aydınlatılamayan Tahir Elçi cinayeti ise malesef avukatların karşı karşıya olduğu tehlikenin boyutunun nerelere ulaşabileceğini göstermektedir.

Sadece avukatlar tehlike altında değil, avukatların haklarını savunduğu vatandaşlar da, savunma hakkı, adil yargılama hakkı da, adalet de, özgürlük de tehlike altındadır. Bu doğrultuda bizler, cezaevindeki avukatların koşulsuz olarak derhal serbest bırakılmasını, avukatlar üzerindeki baskı ortamının yok edilmesini ve avukatların hiç bir tehlike ve engele maruz kalmadan mesleki faaliyetlerini yerine getirebilecekleri bir ortam inşa edilmesini talep ediyoruz.