Koşulsuz Adalet Hareketi olarak 15 Ocak Cuma günü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde sekizinci nöbetimizi gerçekleştirdik. Nöbetimiz 3 kişinin katılımı ile nöbetimiz 2 saat sürdü.
- Bu haftaki nöbetimizde üzerinde durduğumuz konu “din ve vicdan özgürlüğü“ ihlal edilen ve “dini ayrımcılığa” maruz kalan Alevilerdi.
- Türkiye’deki Alevi yurttaşlar yıllardır bir ötekileştirme ve kaygı içinde. Demokratikleşme konusunda çok önemli adımların atıldığı 2009 yılında Türkiye’de Alevi Çalıştayları yapılmış, bu çalıştaya bir çok taraf ve Alevi toplumunun kanaat önderleri de katılmıştı. Tüm tarafların bir araya geldiği bu çalıştaylar sırasında Aleviler talep ettikleri haklar konusunda beklenti içine girmişti. Bu hakların en başında cemevlerinin ibadethane olarak resmen tanınması ve zorunlu din derslerinin kaldırılması geliyordu. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen beklenen olumlu adımlar bir türlü atılmadı. Hatta durum 2009’daki çalıştaylar öncesi değil 1980 Anayasa’nın bile daha gerisine gitti.
- Türkiye’de başta Alevi milletvekilleri olmak üzere Aleviler haklarının yerine getirilmesi konusunda çok sayıda çalışma yaptı. En çok da cemevlerinin yasallaştırılması ile ilgili kanun teklifleri hazırlandı. Ancak bunları tamamı reddedildi.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2010 yılında açılan davayı karara bağladı. Mahkeme, Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına hükmetti. AİHM verdiği kararda, cami, kilise ve sinagoglara uygulanan elektrik faturası muafiyetinin, cemevlerine uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini belirterek, “Cemevleri ibadet mekanları mıdır?” tartışmasına da son verir nitelikte bir karara imza attı. Zira, AİHM bu kurumları da ibadethane olarak tanımladı ve diğer ibadethaneler gibi hukuki olarak da tanınması gerektiğine hüküm getirdi.
- Alevi vatandaşların “zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi konusundaki başvurusunu” 2014 yılında haklı bulup cami, kilise ve sinagogların yararlandığı hakların cemevleri için de geçerli olduğuna karar verse de, bu karar birçok karar da olduğu gibi uygulanmamıştır. Kararın uygulanmaması üzerine Avrupa Konseyi, Türkiye’ye 2020 Haziran ayına kadar bu sorunların nasıl çözüleceği konusunda kapsamlı bir eylem planının hazırlaması ve bunun bir takvime bağlanması için mühlet verdi. Sürenin dolmasına karşın herhangi bir gelişme yaşanmazken, Avrupa Konseyi’nin ne yapacağına dair belirsizlik ise devam ediyor.
- Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesine dönük yargı kararları ve talepler karşılık bulmayıp, görmezden gelinirken, İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri cemevlerinin inanç merkezleri olduğuna dair imar planlarında işaretlemesine dönük girişimlerde bulunurken, İstanbul’da bu girişim AKP ve MHP’nin oylarıyla yine reddedilmiştir.
Koşulsuz Adalet Hareketi olarak, AİHS madde 9 ve Anayasa madde 24 de anlamını bulan Din ve Vicdan hürriyeti bakımından, tüm yurttaşlarına eşit mesafede durmayan ve alınmış kararlara uymayan bir devletin otoriter rejime doğru gittiğini ve insan hakları ve evrensel değerlerden uzaklaştığını belirtiyoruz.